Uyku tüm insanlar için en doğal dinlenme biçimidir. Vücut kaslarımızın , beynimizin ve hormonlarımızın düzenlenmesi için yeterli ve kaliteli uyku düzeni çok önemlidir. Uyku ihtiyacı kişiden kişiye farklılıklar göstermekle birlikte yaklaşık olarak ömrümüzün 1/3 ‘ünü kapsar.
Uykunun kabaca REM ve Non-REM dönmeleri olarak isimlendirilen 2 evresi vardır. Bu iki uyku evresi, süreleri yaşa ve kişinin fizyolojisine bağlı olarak değişmekle birlikte ortalama bir gecede 4 – 5 defa devam eden bir döngüdür. Normal bir uykuda, yani bu 2 evreyi sağlıklı ve yeterli sürelerde uyuyarak geçiren kişilerde tüm vücut kasları dinlenir, beyin tazelenir, hormon seviyeleri dengelenerek kişi bir sonraki güne hazır hale gelir. Vücut için gerekli düzeyleri yaşamsal önemli adrenalin, kortizol, seratonin, melatonin , büyüme hormonu ve yenileyici hormonların düzeni hep uyku esnasında düzenlenir.
Uyku apnesi, uyku sırasında solunum duraklamalarından kaynaklanan ve buna bağlı uyku düzenini ve fizyolojisini bozan çok sinsi ve tehlikeli bir hastalıktır. Uyku duraklamaları sırasında kandaki oksijen düzeyleri düşer ve karbondioksit miktarları artar. Tüm uyku düzeni bozularak kişinin dinlenmesi , vücudun rahatlaması ve hormonal dengenin sağlanması imkansız hale gelir. Uyku Apnesi, sinir sistemindeki bir problem veya solunum yollarındaki bir tıkanıklık sebebiyle oluşabilir.
Yüksek sesle uyuma ( Horlama ),yorgunluk, aşırı sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu, sabah baş ağrısı, depresyon, kontrol edilemeyen şişmanlama gibi belirtiler ile sinsi olarak ilerleyip tedavi edilmediği taktirde yüksek tansiyon, kalp- damar hastalıklarına yol açarak hayatı tehdir eden oldukça önemli bir hastalıktır. Genelde hasta kişi, bu değişimler çok faktörlü ve yavaş seyirli olduğundan hastalığını zamanında farkedemez. Çoğunlukla uykudaki anormal durumlar ( Horlama, uykuda düzensiz solunum ve nefes durması ) fark edilerek yakınları tarafından bize getirilir. Eğer bir kişide horlama ve düzensiz uyuma, yüksek tansiyon, sabahları hiç uyumamış gibi yorgun kalkma ve uyanma zorluğu, aşırı terleme, aşırı yorgunluk ve gündüz uyuklamaları, cinsel isteksizlik, aşırı kilo alma, depresyon, sinirlilik gibi şikayetler varsa mutlaka uyku apnesi açısından muayene edilmelidir.
Uyku apnesi şüphesi ile incelenen bir hastada öncelikle ayrıntılı bir kulak burun boğaz muayenesi yapılmalıdır.
Burundan yeterli hava girişine engel olan; burun içindeki kıkırdak ve kemik eğrilikleri, burun etleri, alerjik rinit ve kronik sinüzit hastalıkları, geniz bölgesi kist ve iltihapları ,
Hem burundan hem de ağızdan yeterli hava girişine engel olan yumuşak damak sarkmaları, dil kökü şişmanlıkları, bademcik büyüklükleri, yutak dokusunun gevşekliği, gırtlak kapağı düşüklüğü ve gevşekliği ve ayrıca çene yapısının geride yerleşim gibi bazı ortodontik ve kafa yapısının gelişim bozuklukları da tek tek incelenip araştırılmalıdır.
Uyku apnesinde kesin tanı için respiratuar polismonografi denilen uyku testine ihtiyaç vardır. Bu testte hastanın uyku esnasında solunum ve vücut hareketleri, kan oksijen seviyesi, kalp ritmi ve EKG kayıtlarının tutulduğu ve uyku bozukluğunun vücut üzerine etkilerinin objektif olarak değerlendirilerek bir rapor oluşturulur ve tedavi bu testteki sonuçlar ile birlikte muayene bulgularına göre planlanır.
Tedavi sonrasında hastaların günlük aktiviteleri normale döner. Yorgunluk ve sersemlik gibi belirtiler yok olur, kiloları normale döner, tansiyonları normalleşir. Daha canlı ve dinamik, zihinsel olarak rahatlamış olurlar.
Sağlıklı günler dilerim.